Tuesday, February 28, 2006

Disney On Ice ve Guzelim Cocuklugum

Gectigimiz cumartesi aksami Semiha ve ben son anda bilet bulunca Disney On Ice gosterisine gittik. (biletler icin Burcu Hocaya ve Mehmet Abiye cok tesekkurler) Turkiye'ye geldiginde gidememistim ama Tv'den izledigimde, ki sanirim universitedeydim, bayilmistim. O kostumler, o muzikler, buz uzerinde o agir kostumlerle yapilan o zarif danslar...

Bu sefer yakindan, ozellikle en on siradan izlerken ne kadar sansli bir cocuk oldugumu dusundum. Cocukken babamin bize aldigi Walt Disney ansiklopedisi geldi aklima. 12 ciltlik bir cocuk ansiklopedisiydi, icinde o kadar cok bilgi vardi ki. Okuldan donup, kahverengi kanapemize dumduz yatip ansiklopedi okudugum yillarda favorim o ansiklopedinin 5. cildiydi, cunkuuu...o cilt dunyadaki tum meshur masallardan sozediyordu. Resimlerle hem de...Keloglandan tutun Pamuk prensese, Heidi'ye kadar hepimizin bildigi, sevdigi masallar vardi.

Ben gercekten cok sansli bir cocuktum, abim de oyle. Iclerinde bir yerlerde birer cocuk saklayabilen, hayatin kendilerine verdigi turlu erken olumlere, acilara ragmen guclu ve sevgi dolu bir ailemiz, iki cocuguyla oturup saatlerce bikmadan oyun oynayan bir babamiz vardi...Bizden daha isiltili gozlerle bakardi babam oyuncaklarimiza..Butun bu oyunlar bizi once kendini yureklice ifade edebilen iki cocuk, sonra da her turlu duygularini cesurca gosterebilen iki yetiskin yapti...(Seslerimizi kaydetmisti babamiz, o zamanki halimizi hala dinler, konusmalarimizda bilgiclige hem sasirir hem guler hem aglariz)

Sonra araya okullar, dershaneler, isler ve daha neler neler girdi...Ama biz icimizdeki patlamis misir esliginde cizgi film izleme ruhunu kaybetmedik, Gencler ve Genc Kalanlar deyisindeki Genc Kalanlar olacaktik her zaman, sozumuz vardi...

Biz abimle cok sansliyiz. Ailem hep genc kaldi cunku...

Babam, annem ve halamla gecirecegimiz uzun yillar olsun istiyorum daha onumde. Onlara bir kez daha oyunlar oynatmak istiyorum, bu kez torunlariyla hem de...

Friday, February 24, 2006

Kucuk bir deneme: Ada

kucuk bir kasabada yasiyorsundur,
karsi kiyi daha bir gizemli gorunur yaz geceleri,
gulumseyerek bakarsin isiklara,
elinde cay bardagi, ayaginda eskimis ama bir turlu atmaya kiyamadigin en sevdigin
cicekli keten etegin,
karsi kiyiya bakmak iyidir ama gidesin oldugundan degil,
ara sira taketse de canina issizligi, seversin aslinda her kosesini, hatta en ciliz
agaclarini bile kasabanin.

bir yunan kizi olmalidir karsi kiyida, adali bir yunan kizi...
bilinmedik bir ada gibi gizemli olmali her hareketi,
biraz sakin, biraz davetkar...
onceleri cekingen olmali, sonra acmali yuregini tanidikca..
evet, kucuk sevimli bir yunan kizi olmali karsi adada,
senden iki sene sonra dogmus belki,
iki ay ya da..
belki yillar sonra tanisacagin,
belki de hic bir zaman...

ayni guzel yaz aksamlarinda, farkli kiyilardan ayni aya bakmis olmalisin,
benzer ic cekislerle..

evet, evet..ilk askini bir adaliya itiraf etmelisin,
parlak yildizlar altinda,
ve denizden esen ilik bir ruzgarla,
fisildamalisin seni seviyorum...seni deniz kadar seviyorum..seni ada kadar
seviyorum...seni cok seviyorum..

sozcukler en cok asikken yetmez ya insana,
hicbirsey adaliya askini anlatmaya yetmemeli...

sonunu dusunmedigin adimlar atabilmeli,
issizlik duygusunu alabildigine cikarmalisin yureginden,
issizligin sonsuzluga donustugu o an elleriniz tutusmali..

kucuk bir kasabada karsi adayi dusunerek,
ilik yaz aksamlarinda, verandada saman kagida basilmis eski Turk romanlari okuyarak
yasamalisin...elinde bir bardak cay, o gece yatili misafir olmali sizde ve yaninda
olmali o an en sevdigin halan,ablan, dayin, amcan...kim varsa yuregini ilitan..

konusmadan anlamali ne dusundugunu...

gel gor ki..
hic kucuk bir kasabada yasamamis,
bir adali kiza asik olmamissindir belki de..

ufku birer balkondan ibaret olan bir beton kulededir evin,
insanlarin birbirini tanimadigi buyuk bir sehirde dogmussundur,
kapi komsunla gun olmustur gulumsemeden gecip gitmissinizdir o cok onemli islerinize
sabahlari..

belki bir adaya doneceksindir eninde sonunda,
belki bir kasabaya,
belki kocaman bir sehre yine..

ne olursa olsun sonunda,
epi topu birkac hayal kurmak bedava..

ustelik hava birkac derece isinmis, sen de bahar havasina cok erkenden girmissen.


A.A.
23.02.2006

Saturday, February 18, 2006

Tarhana, Turlu, Nohutlu Pilav ve Dostluk

Bu ulkede herkesin en kolay sosyallesme bicimi belli: YEMEK YEMEK YEMEK...
Ilk yillarda sasirdigim ancak sonra -kolaylikla- uyum sagladigim bu aliskanlik bana aksam yemekleri esliginde edindigim dostlar, yerken yasadigim paylasimlar olarak geri dondu. Iyi de oldu!

Haftasonu bende toplandik, oyle cok gosterisli birseyler yoktu. Dedigim gibi tarhana corbasi, turlu ve nohutlu pilav esliginde dingin bir aksamdi, Hulya ve benim enerjilerimiz bile dingin aksami cilgin aksama ceviremedi :)

Wednesday, February 15, 2006

Guzelleme

Aksam Sefasi'na Guzelleme...

kalp, toprak altinda tomurcuk,
utangac gelin,
sessiz gelen firtina,
kuskun cocuk...
ve kalp canlanir birden,
yeterince su alinca,
duvak acilinca,
yagmur gurul gurul yaginca,
kalp canlanir, bir cocuk safliginda.
sen onu kustu sansan da,
gogsunde bir minik kustur,
oter bulbul misali,
dogru kisiyle, dogru yerde, dogru anda,
sonunda....

Amerika'da Otobus Terminali ve Bir Gece Yarisi Hikayesi

Bu hikaye uzundur...
Pittsburgh'un en cilgin uclusunun (A.A., H.Y. ve B.S.) son macerasidir ayni zamanda.

Oyku uzun uzun yazilacaktir ama deginmeden gecmeyelim dedim.

Ipuclari: Sevgili B.S. beyim, siz siz olun, sakin bir gece yarisi kapida kalirsaniz sehrin en cilgin kizi H.Y.'den yardim istemeyin. Tabii o arada telefonla olaya katilan masum kiz A.A. da kotu arkadaslarinin kurbani olmustur. Geceye Pittsburgh otobus terminalinde muzlu kek ve porselen fincandan cay ile baslayan uclu ilerleyen saatlerde gulmeye dayali fenaliklar gecirmistir.

Hikayeni tumu yakinda gelecek, biraz sabir.

Saturday, February 11, 2006

Sevgili Ozgun'un Dogum Gunu [Nam-i Diger: Yogurt'cugum :)]

Canim, hala burada tarih 11 Subat :) Bugun senin dogum gunun...

Zamana karsi duran arkadasligimiz icin, sadece ikimizin anlayabilecegi 13 yillik sifrelerimiz icin ve en guzel, en cocuk, en gercek anilarimda hep yanimda oldugun icin tesekkurler...

Bir de ne zaman bordo bir gece elbisesi giysem seni ariyor artik gozlerim :)

Iyi ki dogdun...Asagidaki siir sana canim:


DOSTLUK

Biz haber etmeden haberimizi alırsın,
yedi yıllık yoldan kuş kanadıyla gelirsin.

Gözümüzün dilinden anlar,
elimizin sırrını bilirsin.

Namuslu bir kitap gibi güler,
alnımızın terini silersin.

O gider, bu gider, şu gider,
dostluk, sen yanı başımızda kalırsın

Nazım Hikmet Ran

Son Siirim (Hemsehrim Sevgili Hulya'miza)

Ne arkada biraktigin sehir alir artik seni,
ne de yasadigin yer...
Uzaklar yakin,
yeniler eski olurken,
sen dogru yonu bilemez olursun.
Bir cerez yer gibi atlarken bir kitadan otekine,
Bir hayatina bakarsin,
bir de elindeki bilete...

Ait olabilenler, yasarken dolu dolu her ani,
sen istasyonlarda, yapayalniz beklerken almayi ogrenirsin,
En onemli kararlari...

Ne arkada biraktigin sehir alir artik seni,
ne de yasadigin yer...
Neye, kime ait oldugunu bilmeden savrulur durursun,
Butun sehirler sonunda hep birbirine benzer..

Subat, 11. 2006

Folklor Derslerimiz

Bugun, Pittsburgh Turk ogrenci birliginin (TASA) duzenledigi folklor derslerine basladik. Yaklasik 8 kisiydik ve cok eglenceli gecti. Antep yoresi ile basladik..
Bugun toplam 3 figur ve sahneye girisi ogrendik, bakalim daha neler ogrenecegiz?
ps: o kadar hopladik, zipladik ki...folklorculerin cogunun neden zayif olduklari da belli oldu, bugun birsey daha ogrenmis olduk :)

Friday, February 10, 2006

Son Izledigim Film ( The Safety of Objects)

Dun gece the Safety of Objects adli 2001 yapimi Amerikan filmini izledim. Rose Troche yonetmis. Enteresan bir filmdi, su cok bilindik mukemmeliyetcilik duygusu yeni bir yaklasimla islenmis. A.M. Homes'un bir oykusunden sinemaya uyarlanmis bir yapim. Bir trafik kazasi etrafinda kurulmus bir iliskiler agi anlatiliyordu. Anne rolundeki Glenn Close'un oyunculugu cok etkileyiciydi. Konuyu Aysun'a kisaca anlattigimda hemen "Avrupa filmi mi?" diye sordu; demek ki hepimiz Amerikan sinemasina olan guvenimizi az cok yitirmisiz. Genelleme yapmamak lazim ama duygularin buyutecle gosterildigi, mesajlarin da gozumuzun icine sokularak verildigi filmlerden sonra galiba bu film beni hem sevindirdi hem biraz sasirtti. 1999 yapimi Magnolia'yi animsatti bana biraz sanirim. O da gorulmesi gereken ilginc bir film.

Bu arada bugun cuma, bakalim aksami ve hafta sonunu nasil gecirecegiz? (su anda tam olarak "doktora yapmiyormusculuk" oynuyorum :)

Thursday, February 09, 2006

Merhabalar



Herkese Merhaba,

Canim Aileme, Nisanlim Ercument'ime, Gelinimiz Ebru'ya, Yeni Buyuk Aileme ve Butun Arkadaslarima,

Bu blog sizlere uzaklardayken neler yaptigima dair ufak tefek bilgiler verme amacli bir site olarak bugun itibariyle hizmete girdi. Keske bunu 3.5 yil once bu kitaya ilk adim attigimda yapsaydim ama gec olsun guc olmasin. Oncelikle hepinizi cok ozledim, hep arkada kalan olmak zordur denir, giden yeni yerlere gider denir ama oyle degil, arkada hepinizi biraktigim icin cok uzgunum ama sayili gun hep cabuk gectigi icin de umutluyum, bu da gececek!!

Hepinizi cok seviyorum...
Aysegul

PS: Yukaridaki fotograf Pittsburgh'daki Turk dostlarimla nisanim icin yaptigimiz kutlamadan bir ani, sicak evsahipligin icin cok tesekkur ederim Murat ve katildiginiz icin cok tesekkurler Semiha, Bilsay, Hulya, Hayriye, Serkan, Sevil ve Emrah...Beraber nice guzel gunlere...