V for Vendetta
Dun aksam izledik...
Iste Matrix'in yapimcilarindan bir deha harikasi daha.
Ilk filmi Leon'da oldugu gibi Natalie Portman yine muhtesem...Natalie'nin yaninda yine bir "iyi niyetli" kotu, yien bir yufka yurekli katil,
yine "Ameller niyetlere gore degerlendirilir" e ovgu...
Iyi ve kotu kavramlarini bir kere daha sorgulatan, her karesinden dusunduren, beynimi kimbilir daha ne kadar cok mesgul edecek milyonlarca soru sorduran bir film daha.
Uzerinde ayrintili yazmak/konusmak icin filmi 2 kere daha izlemek isterim, butun ayrintilari yakalayabilmek icin. Basite indirgenecek bir film degil cunku.
Filmde unutulmayacak bir cok satir var,
ama en guzeli, benim icime en dokunani:
Eve'nin (Natalie Portman) yagmur yagarken su damlalarina bakip "God is in the rain" (Tanri yagmurdadir) deyisi ve ellerini dua eder gibi havaya kaldirisi...(Tamamen Islamiyetteki bereket ve temizlik ve Allah heryerdedir inancina bir ovguydu)
Matrix'in sonunda Neo iki elini yana acarak Hac olusturmustu. Aglamistik.
Bu filmde ise Eve (Havva) yagmurda iki elini havaya kaldirdi. Yine agladik. Bu sefer daha bir anlayarak agladik, hissederek agladik...
Sevgili yapimci kardesler, elinize saglik.
ve..Hosgeldiniz.
Iste Matrix'in yapimcilarindan bir deha harikasi daha.
Ilk filmi Leon'da oldugu gibi Natalie Portman yine muhtesem...Natalie'nin yaninda yine bir "iyi niyetli" kotu, yien bir yufka yurekli katil,
yine "Ameller niyetlere gore degerlendirilir" e ovgu...
Iyi ve kotu kavramlarini bir kere daha sorgulatan, her karesinden dusunduren, beynimi kimbilir daha ne kadar cok mesgul edecek milyonlarca soru sorduran bir film daha.
Uzerinde ayrintili yazmak/konusmak icin filmi 2 kere daha izlemek isterim, butun ayrintilari yakalayabilmek icin. Basite indirgenecek bir film degil cunku.
Filmde unutulmayacak bir cok satir var,
ama en guzeli, benim icime en dokunani:
Eve'nin (Natalie Portman) yagmur yagarken su damlalarina bakip "God is in the rain" (Tanri yagmurdadir) deyisi ve ellerini dua eder gibi havaya kaldirisi...(Tamamen Islamiyetteki bereket ve temizlik ve Allah heryerdedir inancina bir ovguydu)
Matrix'in sonunda Neo iki elini yana acarak Hac olusturmustu. Aglamistik.
Bu filmde ise Eve (Havva) yagmurda iki elini havaya kaldirdi. Yine agladik. Bu sefer daha bir anlayarak agladik, hissederek agladik...
Sevgili yapimci kardesler, elinize saglik.
ve..Hosgeldiniz.
3 Comments:
bir matrix hayrani olarak sanirim bu filmi kacirmamam lazim. gerci havalar isindi, yaklasik iki haftadir evliyim -yanii icim civil civil- bir ask filmine (boyle bir kategori var mi ki :) ) gideriz artik kocacigimla diyordum ama bu ovgulerden sonra bize sinema yolu gorundu...hele de bu filmi ablam begenmisse... (sanirim turkiye de "v" diye vizyona girdi/girecek.)
seni seviyorum...kardesinden kocaman opucukler.
Bir şeyler doldu bu akşam yüreğime. Hüzünlere alıştım ve de streslere ama bu başka özlemle karışık bir sevgi yoksunluğu, sıcak gözlere duyulan bir arzu belki de. Adını koyamadığım bir duygu çöktü bu gece, dudaklarımda bilinmeyen bir ezgi bu kulaklarımdaki uzak “tanıdıklık”a rağmen. Arafın sonu kötü bitti. Sonu olmayan sıcaklığını hissetsen de ruhuna uzak yarım sevdalar yüklendi omuzlarıma bu gece. Yaşanırken yaşanmayan, yaşanmazken alevlenen sevdaların ateşine attım bu gece belki de kendimi. Belki yine yalnızlık çaldı kapımı, kimsesizlik sırıtıyor inadına penceremde.
Yazdıkça çoğalıyor nedense… içimde çarpışıyor sanki bir şeyler tüm tilkiler birbirine dolandı beynimde. Sordukça ölüyor o tilkiler. Düşündükçe yok oluyorum sanki. Adorno’ya inat aslında farkındayım kafeslerimin, demirlerinin soğukluğu yakıyor tenimi. Ölmek değil ama inadına doğmaktır insana anlam katan. İçinde biriken cesetler olsa da, her gece kendini yeniden öldürsen de intiharların sürekliliğinde ayakta kalabilmeli insan. bir dahaki intiharına kadar hiç olmazsa.
İnsanın adı neden “hayat” olur ki ya da “özgür dünya” özgür doğsan da ilk nefeste bellidir bu özgürlüğün, hayatın kolay olmayacağı. yakar ciğerlerini çünkü ağlarsın daha doğarken işte. İnsan özgür doğar ama her yerde zincirler altında. Marx’ın dediği gibi “insanlar tarihi yaparlar ama kendi seçimleri olmayan koşullar altında”. Ha tarih ha hayat de mi ama?
Amelie’nin gülümseyişi geldi şimdi aklıma. Mümkün müdür ki küçük oyunlarla her gün gökkuşağında kaymak? Adem ile Havva kovulmuşlar ya cennetten o zaman burası cehennem değil midir? Ondan ya merakım acaba her günü Amelie gibi yaşamak olası mıdır? Peki ya mutlu sonlardan sonra ne olur? Mülteci olmak istiyorum kahkahalara. Siyasi irtica etsem huzurlara.
Kar yağsa keşke, ormanda bir yürüyüşe çıksam. donsa beynim sorgulamasam. Soğukluktan içimdeki canı fark etsem de bu kadar acımasız olmasam kendime. Uyuya kalsam öyle bir zamanda uyansam ki her şey herkes yeni olsa. Yeni bir masala başlasam “bir var olsa bir yok…” yok oluşlarda bulsam da kendimi bir “dev”e aşık olmuş olsam ama bu sefer mavi gözlü olmasa. Saklasa beni avucunda, orda kalsam…
aysegul abla, daha once yazmak icin yazdigim yorumlardan farklı sırf film üzerine yazayim dedim:
Filmde unutulmayacak bir çok satir var dedigin gibi:)
Eve'nin (Natalie Portman) yağmur yağarken su damlalarına bakıp "God is in the rain" ve V’nin “düşünceler kurşun geçirmez” demesi.
bazı şeyleri kalın puntolarla yazıp manşetlere taşımaktan çok daha etkili bir şey düşündüğün için savaşmak işe yaramayabilir sonuç alamayabiliriz ama “umut” yine de bir devrim olabileceği inancı. Hayat direnmektir!
"Ameller niyetlere göre değerlendirilir" e övgü... var filmde bu beni pek memnun etmedi yani kötülüğe karşı kötülükle cevap vermek. Bunu onaylamıyorum ama benim bu filmden çıkardığım yine 1984 filminde de gördüğümüz “big brother” a totaliteye getirdiği eleştiri. totaliter rejimler yasal olarak yerleşir, halk desteği görür ve hatta, devlet ve sivil toplum ayrımını yıkacak ölçüde kitleleri "politize" eder. Bu nedenledir ki, egemenlikle ilgili normal olarak kafalarda olması gereken suçlu ve kurban kategorileri de, ortadan kalkar. Geriye sadece, Pavlov’un deneylerindeki köpeklere benzeyen ‘şikâyet etmeyen hayvanlar’, ‘insan yüzlü hayalet kuklalar’ kalır. Özetle, bütünsel olarak egemenlik altına alınan insan, bütünüyle biyolojik bir yaşama dönüş(türül)ür. sonuç olarak herkesi aynı oranda ‘işe yaramaz ve gereksiz’ kılar. Paylaşımlı bu ‘işe yaramazlık ve gereksizlik’ duygusu (insanları manipülasyona duyarlı ve katılımcı bir hale getirdiği için), zaten totalitarizmin istediği bir şeydir. Bu duygunun en tehlikeli yanı da, budur. Gereksiz insanların hiçbir bakış açıları olamayacağı için, bu insanlar ‘her şeye ve herkese kolayca kanabilirler’. İşte belki de bu filmin ben de yarattığı “umut” : Ve her şeye rağmen kitlelerin gücü!..
Bir sinema manyağı olduğum ve bu film üzerine yaptığım tartışmalar nedeniyle olabilir bu yazdıklarım. Yine de bence izlemeye değer.
€sra
Post a Comment
<< Home